Saatler serisinden, 2024
Irına Shamaeva (Rusya/Amerika). Yazılım geliştirme, internet kaynak araştırma ve tarama motorları yüksek uzmanı. Aynı zamanda Yapay Zeka imaj sanatçısı.
Resim Shamaeva’nın “Saatler” serisinden. Resme “Emek-Zaman” ismini biz koyduk. Resim, eski bir klise saat kulesindeki dev mekanik saati ve onu inceleyen, bakım onarımını yapan işçileri gösteriyor.
Mekanik saatler Ortaçağ Avrupa kasabalarında genellikle sadece klise saat kulelerinde vardı. Zaman ölçüm aracı olarak mekanik saatlerin ilk gelişiminin arka planında Klise ve Manastırlar vardı. Her biri yüzlerce, binlerce kadın ve erkeği yeniden üretim/üreme çevriminden ve toplumun geri kalanından kopartıp kapatan Manastırlar, aynı zamanda ortaçağın en büyük üretim ve çalışma kamplarıydı. Böylece aşırı düşük maliyetli hale getirilen emek ordularını klisenin iktidarına tabi kılıyorlardı. Bu yüzden Manastırlarda zaman ölçümü ve yaşamın çalışma, yemek, ibadet ve dinlenme zamanlarına bölünerek kontrolü çok önemliydi. Günün ilk ışıklarıyla binler çalışmaya sürülecekken nöbetçinin uyuya kalması ya da ibadet zamanlarının aksatılması klisenin çok kıymetli zamanını ve disiplinini heba ediyordu. Böylece ilk saate bağlı mekanik çanların ve giderek çalar saatlerin geliştirilmesinde, Klise ve Manastırların çalışma/yaşam kontrolü ve disiplinini artırma iştahı çok önemli bir rol oynadı. Saat kulelerindeki mekanize edilmiş çan sesleri, tarihin ilk mekanik çalışma-zaman kontrolü ve “emekten tasarruf” (emek disiplin ve verimliliğini artırma) aracı olarak, tüm Manastır yaşamının adeta “mekanize” edilmesini sağladı: Çan sesleri yalnızca “kalk” emri olmakla kalmıyor, toplu çalışma, yemek, ibadet ve uyuma zamanlarını da katı biçimde belirliyordu.
Kilise, kentleşme paralelinde evlerde de kullanılabilen duvar saatlerinin, guguklu çalar saatlerin, giderek cep saatlerinin gelişmesine ve yaygınlaşmasına umutsuzca ayak diredi. Çünkü duvar ve cep saatleri, çalışma ve yaşamın bölümlenerek düzenlenmesi ve disipline edilmesi gücünü, başka deyişle bir kontrol ve iktidar gücünü daha kilisenin elinden alıyordu.
Saat mekaniğindeki birbirine geçmiş dişli çarklar, yaylar vb ile hareketin iletilmesi ve dönüştürülmesi gibi özellikler, sanayi devriminin şafağında ilk üretim makinelerinin geliştirilmesinde de önemli rol oynadı. 1860’larda Londra’da merkez meydana bir “seküler” saat kulesinin dikilmesi (Big Ben olarak bilinir), yeni “kapitalist zamanlar”ın, çalışma ve yaşam üzerinde zaman ölçüm, kontrol ve disiplinin yeni biçimlerinin “anıtsal” bir kapitalist iktidar sembolü gibidir.
İlginç bir nokta da, mekanik bir aracın ilk kez fabrikasyon seri kitle üretiminin, ABD’deki Ford’un “ünlü” T-modeli otomobilinden (1910’lar) epey önce, 1860’lar-70’lerde İsviçre saat endüstrisinden başlamış olmasıdır. Roskopf saati ya da “Proleter saat” olarak da bilinen bu basit, ucuz saatin seri kitle üretimi, o dönem İsviçre’nin halen büyük ölçüde zanaat ve manifaktüre dayanan, saat üretimini yaratıcı bir zanaat ve hatta sanat olarak gören geleneksel saat manifaktürü patron, tüccar ve ustalarının büyük direncine ve dışlamasına, ve geleneksel saat yapımcılığı kasabasından kovulmasına yol açmıştı. “Proleter cep saati”nin İsviçreli yapımcısı (Georges Frederic Roskopf, 1813-1889), İsviçre’nin farklı bir yerine taşınıp Amerikalı bir kapitalist ile ortaklıkla, ilk büyük modern montaj cep saati fabrikasını kurdu. Bu, ilk fabrikasyon seri üretim mekanize meta olarak, kapitalizmin çağ dönümüne, yeni üretim ve emek organizasyon biçimlerine ve yoğunlaşan sınıf çelişkilerine ivme kazandıran ilk örneklerden biri olmuştu.
Sanayi devrimi sırasında bazı sanayi kasabası ve fabrikalarında işçilere kalk ve işbaşı komutu halen çan sesleriyle veriliyordu. Lüks cep saatleri ise daha ziyade zenginlerin gösteriş ve statü sembolü olarak kullanılıyordu. “Proleter saat” ile cep saatleri de, mutlak olarak yalnızca standart zaman ölçüm ve disiplini işlevine indirgendi ve gündelik kitle tüketimine/kullanımına girdi. “Proleter cep saati”, basit ve ucuz mekanize cep saatlerinin meta olarak kitlelerin gündelik yaşamına da girmeye ve şekillendirmeye başlaması itibarıyla, günümüz “akıllı cep telefonları”nın bile tarihsel ilk öncüllerinden sayılabilir.
Resimde, eski klise kulesindeki dev mekanik saat, aynı zamanda emeği ve doğayı öğüten dev bir üretim makinesi, hatta bir “zaman makinesi” gibi görünür. Bu dev mekanik saati inceleyen, bakım onarımını yapan işçiler, zaman ölçüm ve mekanik emek kontrol sistemlerinin tarihiyle; saatlerin salt teknik olmakla kalmayan, sınıf ve sömürü/egemenlik ilişkileri ve mücadeleleri tarihindeki rolüyle, yani bir nevi kendi sınıfsal tarihleriyle de yüzleşiyor gibidir.
Kaynak:
https://www.facebook.com/story.php/?story_fbid=360033710353817&id=100090415728742&paipv=0&eav=AfZR8cgfp1CF0NKZGoFgbS0gRg8gryaZWJw9axyEeAhPSGIKS7MBq-eU7utwHJ3BTjk&_rdr
https://www.facebook.com/photo/?fbid=360033483687173&set=pcb.360033710353817
Lucien F. Trueb, The World of Watches. Ebner Publishing İnternational, 2005
Albin Schaeder, The Proletarian Watch.