88
Proximus tutus, 1880. (Proximus tutus, Latince “yakınınızdaki” ya da “sizin sonraki haliniz” anlamına gelir.)
Asalaklar, 1877.
Achille d’Orsi (İtalya, 1845-1927)
Proximus Tutus, tarihsel ve evrensel emek sanatının Türkiye’de az bilinen başyapıtlarındandır. Achille d’Orsi, bu yapıtında Millet’nin karanlık tonlu naturalist gerçekçi çalışan yoksul köylü resimlerinden esinlenir, ancak gerçekçiliği hem heykel sanatının farklı hem de Verismo’nun yeni olanaklarıyla bambaşka bir boyuta taşır. (Verismo, İtalyan gerçekçiliğidir. Naturalist gerçekçilik ile İzlenimcilik arasında, yani gerçekliği olduğu gibi resmetmek ile bunun sanatçıda uyandırdığı duygular penceresinden resmetmek arasında, her ikisinin güçlü yönlerini birleştiren bir geçiş akımıdır.) Heykel, yetersiz beslenme, aşırı çalışma ve sıcaktan, aşırı yorgunluk ve bitkinlikle, bilincini yarı-kaybetmiş halde, kucağındaki dura kalmış emek aleti çapasıyla, toprağa çöküp kalmış bir yoksul tarım emekçisini gösterir. Bu artık her günkü çalışma yorgunluğunun ötesinde, insanlık dışı yorgunluk ve sefalet birikiminden kaynaklanan bir tükenme (sömürücüler tarafından tüketilme) travmasıdır. Emekçilerin despotik ve yağmalanan çalışma ve yaşam koşullarının yıkıcılaşmasıdır.
Sanatçı tarım emekçisinin yıkım eşiğine gelmiş durumu üzerinden asla melodram, popülizm veya liberal vicdancılık yapmaz. Heykel bilinmeyen bir yerdeki, bilinmeyen yoksul emekçilerin durumunun, dışarıdan ve “güvenli bir mesafeden” gözlenmesi kesinlikle değildir. İzleyiciye, çok yakın çeperindeki sınıf kardeşinin yıkım eşiğindeki durumundan akıp çarpan gergin ve sarsıcı bir duyarlıktır. O tükenmiş, yarı-bilinçli haliyle bile, emeğin direncini ve onur duygusunu da vurgular. İzleyicide acımadan çok, tüm yaşam enerjimizi kökünden söküp alarak biz emekçileri bu hale getirenlere karşı öfke uyandırır. Sanatçı heykeline verdiği isimle de, bu sizin dışınızda bir durum değil, sizin de bu hale gelmeniz an meselesi diyerek, izleyicisini yalnızca izlemekle kalmamaya, harekete geçirmeye çağırır.
Proximus Tutus’un, burjuva sanat müze ve galerilerindeki tanıtım ve açıklamalarında sansürlenen, İtalya’daki 19. yüzyıldaki sınıf savaşımlarına dair bir siyasal mesajı daha vardır. Heykel, Marx’ın acı bir ironiyle “dağ fare doğurdu” dediği İtalyan traji-komik burjuva devriminin sonuçları karşısındaki, İtalyan emekçi sınıflarının hayal kırıklığı ve öfkesini yansıtır. Parçalanmış İtalya’nın birliğini ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun işgalinden kurtulmasını sağlayan, 1830’lardan 1870’lere kadar, yoksul köylülerin, zanaat emekçilerinin, işçilerin sayısız isyan ve ayaklanma dalgasıydı. Sonunda burjuva devrime benzeyen bir şeyler gerçekleşti. Ama iktidarın ne demokratik olan ne de toprak reformu yapan, Güneydeki büyük toprak sahipleriyle de uzlaşan liberal-muhafazakar burjuvaziye geçmesiyle, bu birlik ve Cumhuriyet için tüm bedelleri ödeyen emekçi sınıfların durumunda hiç bir şey değişmedi. Hatta tam tersine büyük toprak sahiplerinin zulmüne, burjuvazinin sömürüsü ve ilkel birikiminin de eklenmesiyle, daha kötüye gitti. Heykel “işte sizin burjuva birliğinizin asıl eseri bu” diyerek, çelişki eksenini ulusal birlikçilikten uzlaşmaz sınıf çelişkisine doğru çevirir.
Fabrika ve atelyelerde, madenlerde, denizler ve nehirlerde, tarlalarda, ev işlerinde çalışan yoksul işçi ve emekçilerin, yıkıcılaşan çalışma yorgunluğu ve bitkinliğinin en uç biçimleriyle serimlenmesi, 1880’li yıllar İtalyan gerçekçiliğini karakterize eden ana temalardan birisidir. Bu açıdan dönemin Fattori, Signorini, Nomellini, Patini, Bistolfi, Balla gibi İtalyan gerçekçisi ressam ve heykeltraşlarının benzer eserlerinden bazılarına da yeri geldikçe bakacağız. Marx’ın Katkı’nın Önsözündeki ünlü tarihsel maddecilik formülasyonunda söylemiş olduğu gibi, bu tür tarihsel çatışma ve altüst oluş dönemlerindeki sanat akımlarının başlıca karakteristiklerinden biri, bu çatışmayı estetik planda sonuna kadar götürerek, farkına varılmasını sağlamaktır. Gerçekten de d’Orsi’nin Proximus Tutus’u, İtalya’da emekçi sınıfların durumu konusunda büyük ve ateşli tartışmaları tetiklemiş, sonraki 10 yıldan itibaren de çalışmaktan tükenmiş bu yoksul köylünün bedeni ve yüz ifadesi, işçi sınıfı mücadelelerinin bir sembolü olarak kullanılmaya başlanmıştı. Bu da doğaldı, çünkü Proximus Tutus, 19. yüzyılın sonlarından itibaren, başta Giuseppe Pellizza da Volpedo’nun işçilerin kadınlı çocuklu isyan yürüyüşü kült tablosu (1901) olmak üzere, Balla, Mancini, Morbelli, Pellizza ve Rosso gibi sanatçıların, işçi sınıfının grev ve isyan resimleriyle İtalyan gerçekçiliğini yeni bir boyuta taşımasının da yolunu açan eserlerden biriydi.
Achille d’Orsi’nin Asalaklar başlıklı heykeli ise, Proximus Tutus’un karşıt sınıf kutbunu gösterir. Bu heykeldeki figürler de çökmüş kalmışlardır, ama aşırı çalışmaktan ve sefaletten değil. Tam tersine aşırı yemek, içmek ve sefahat alemlerinden. d’Orsi bu heykelinde Roma İmparatorluğu’nun çürüme ve çöküş dönemindeki köle sahibi sınıf ve devlet iktidarının aklını yitirmiş sefahat alemlerini anlatır gibi görünür, ama gönderme çok açık biçimde, İtalya’da devrimin üzerine oturan ve onu olabilecek en geri noktada tutup rantını yiyen “modern” sömürücü sınıf ve devlet iktidarının başındakileredir. İki figürden birinin başında askeri miğferi ile ordu şefi, diğerinin zenginliği dillere destan bir sivil meclis/hükümet mensubu olması, heykele keskin bir ironi katar. (Sefahat aleminin aynı zamanda eşcinsel bir ilişki olarak verilmesi ise, Roma dönemi gerçekliğine aykırı olmamakla birlikte, eşcinselliğin çürüme ve çöküş sembolü olarak görülmesi açısıdan sorunludur.)
İki yapıt karşı karşıya konarak incelendiğinde, Marx’ın Kapital’de “bir kutupta servet birikimi, diğer kutupta kendi emeklerini başkalarına sermaye olarak üretenlerin tarafında ise sefalet birikimi” olarak açıkladığı sermaye birikiminin mutlak genel yasasının sanatsal bir izdüşümünü görmek zor olmayacaktır. Asalakların aşırı yiyip içme, seks ve eğlence aleminde tükettikleri yalnızca lüks tüketim malları değildir, emekçilerin tüm yaşamı, bedeni, emeğidir.
Achille d’Orsi’nin işçi sınıfı mücadelelerinin de bir sembolü haline gelen heykelini incelerken, “sizin yakındaki haliniz” ismini, günümüz Türkiye kapitalizminin uygulamakta olduğu emek yıkım ve yağması programıyla birlikte düşünmekte de yarar var.
Kaynak:
https://www.finestresullarte.info/en/news-focus/labor-fatigue-in-late-19th-century-art-a-splendid-exhibition-in-carrara-preview-photos