Jules Breton (Fransa, 1827 – 1906). Souvenir de dour Amenez, 1892
Hubert Robert (Fransa, 1733 – 1808). Çamaşırcı Kadınlar ile Roma Hamamı Kalıntıları
Harriet Backer (Norveç,1845 – 1932). Torkning av Kläder (Çamaşır Kurutma), 1884
Carlo Cressini (İtalya, 1864 – 1938). Ütücüler, 1906. (Ev emeğinin ücretli emeğe dönüşmesi. Ama ev emeği “gibi” olduğu için “işten sayılmayan”, aşırı düşük ücretli “kadın işi”. Başlarında da bir nöbetçi.)
Ada Walter Shulz (Amerika, 1870 – 1928). Çamaşır Günü – Brooklyn’in Arka Bahçesinden Bir Hatıra, 1912. (Küçük kız, daha 4-5 yaşlarında çamaşır yıkama dersi ve yeniden üretim emeği disiplini alıyor)
Gustaf Adelswärd (İsveç, 1843 – 1895). Les Lavandières sur le Rhône, 1894 (Rhône’daki Çamaşırcı Kadınlar)
Hermann Knopf (Avusturya,1870 – 1928) “Hollandalı Kız Ütü Yapıyor”. (Çamaşırlar yıkanacak, asılıp kurutulacak, tek tek ütülenecek, katlanıp yerlerine yerleştirilecek.)
Ivar Kamke (İsveç, 1882 – 1936). “Çamaşırcı Kadınlar” (1922)
Léon Augustin Lhermitte (Fransa, 1844 – 1925). Villenauxe’de Çamaşırcı Kadınlar, 1895
Carl Henrik Nordenberg (İsveç-Almanya, 1857 – 1928). “Aile”. (Çocuk, çamaşır, ütü, yemek, temizlik….)
Berthe Morisot (Fransa, 1841-1895). “Çamaşırları Kurutmak İçin Asmak” (1875). (Erkekler uzakta görünen fabrikalarda işçi. Topluca tüm o fabrika işçilerinin çamaşırlarını yıkamış ve asan kadınlar, o işçilerin emekgücünün de yeniden üreticisi olan ev emekçileri…)
Zinaida Yevgenyevna Serebriakova (Rusya-Fransa,1884 – 1967). “Giysileri Ağartmak” (1917)
Abram Efimoviç Arkhipov (Rusya, 1862-1937). Çamaşırcı Kadınlar, 1890’lar sonu
Vincenzo Irolli (Italya, 1860 – 1949). “Çamaşırcı Kadınlar”
19. yüzyılın son çeyreğinde ve 20. yüzyılın başlarında sayısız çamaşırcı kadınlar tablosundan yalnızca küçük bir seçki. O dönem, Van Gogh dahil çoğu büyük ressamın da çamaşırcı kadın resimleri vardır. O dönem işçi evlerinde akan su yok. Çamaşırlar ya nehir boylarında vura vura, sürte sürte ve sabunla yıkanıyor, ya da sokak çeşmesinden veya kuyudan çekilen suyla, kaynatılan kazanlarda. Yeniden üretim emeğinin en ağır veçhelerinden biri. Dünyanın çamaşırı yıkamakla bitmiyor, asılıp kurutuluyor, sonra ütüleniyor, katlanıyor, vd. Kadınlar bu ağır çamaşır emeğinin üstesinden, ancak gelenekselleşmiş ortak çamaşır günleri düzenleyerek, kolektif bir emek disiplini ve motivasyonu ile geliyor. Sanatta da kadınların bu ağır çamaşır emeğinin görünürleşmesi, yalnızca birlikte yıkanan ve asılan çamaşırların “estetik” bir görünüm sunması nedeniyle değil, ücretli veya ücretsiz biçimleriyle, genellikle çamaşır emeğinin kolektif karakteri sayesinde sağlanıyor. Öyle ki, Türkiye’den de yakın zamanlara kadar sokaklarda, evler arasında, balkonlarda asılı çamaşırlar, işçi ve yoksul mahallelerinin ayrılmaz simgesi gibiydi.
Günümüzde artık çoğu işçi evinde akar su da var, taksit ve krediyle alınmış otomatik çamaşır makinesi de. Ama bunlar çamaşır emeğini hafifletmiş görünse de, kadınları da daha ucuza ücretli işçi yapmanın aracı haline geliyor, üstelik çamaşırı “kadın işi” sayılmaktan da çıkarmıyor. Çamaşır emeğinin bir dönemki kolektif ve simgesel karakterini ise ortadan kaldırıyor. Artık dışarı ya da balkona çamaşır asmak “utanılacak bir yoksulluk” göstergesi sayılmakla kalmıyor, belediyeler tarafından ceza bile kesilerek, bir nevi yasaklanmış durumda. Böylece işçi sınıfının, yoksulluğun, kadınların yeniden üretim emeğinin bir dönem adeta bayraklaşmış bir simgesi de ortadan kalkıyor, (sitelerde ortak çamaşır mekanları ve makineleriyle ve tabii ki erkeklerin de bu emeği paylaşmasıyla) bunu yapmak mümkün olduğu halde) ev emeğinin de sosyal-kolektif bir veçhesi ve dayanışma köprüsü de yıkılıyor, üstelik kadınların yeniden üretim emeği de daha fazla eve tıkılıp görünmezleşiyor ve değersizleştiriliyor.