Mayıs ayındaki sıcak hava dalgası sırasında işçiler Bangkok’un eteklerindeki bir çelik geri dönüşüm fabrikasında çalışıyor. İç mekan sıcaklığı 44 derece.
Kayıtlara geçmiş en kötü sıcak hava dalgası sırasında işçiler Bangkok’un eteklerindeki bir çelik geri dönüşüm fabrikasında çalışıyor. İç mekan sıcaklığı 52 derece
Hintli yönetmen Rahul Jain’in “Makineler” belgeselinden bir kare: Hindistan’daki bir tekstil fabrikasında işçiler
Bangladeş’ten Leicester’a kadar moda endüstrisi kitlesel sömürü üzerine kurulu.
Bir işçi kurumuş bir ayçiçeği tarlasında yürürken- ABD
Gizli video; Çin’deki Apple üretimi yapılan fabrikada kötü çalışma koşullarını fotoğraflayabilmek için gizlice yapılan çekim
São Paulo Metropolitan Bölgesi’nde 39 binden fazla işçi bulunuyor . São Paulo’da, üretimin %90’ından fazlasının küçük atölyeler veya ev eksenli çalışmalar da dahil olmak üzere mikro ve küçük şirketler tarafından gerçekleştiriliyor. “Kadın önce kalkar, kahvaltıyı yapar, çocukları okula götürür, makineye gider, öğle yemeğini hazırlar, makineye geri döner, bulaşıkları yıkar, makineye gider, çocukları okuldan alır. , geri gel, akşam yemeği hazırla, makineye geri dön, bulaşıkları yıka, evi temizle ve her şeye yeniden başla”
Moda endüstrisi, kuraklık, merdiven altı tekstil üretimi ilişkisi üzerine bir kolaj
İllustration: Frank Leslie’s Illustrated Newspaper, Nov. 3, 1888- Sweatshop Patronu işçilerin başında despotluğunu sergiliyor.
Sanatçı- Mary Evans Picture- Ağır çalışma koşullarından ve sıcaklardan baygınlaşan kadın işçilerin başında patron.
Tayland ve Güney Asya, Tropikal kuşağın bütünü, Avrupa ve Dünya’nın belli kısımları için sıcaklar, yaz aylarında kitlesel ölümler eşiğine dayanabiliyor. İklim değişikliği ve sıklaşan sıcak hava dalgaları koşullarında havalandırmasız iç mekanlarda, sıcaklığı artıran fırın ve makinelerde çalışma, dışarda, güneş altında çalışma, vücut ısısını artıran ağır beden işçiliği, işçiler için yeni bir cehennem yaratıyor ve ölüm tehlikesini artırıyor. Avrupa’da sadece 2022 yılında sıcaklardan binlerce insan yaşamını yitirdi.
Engels İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu kitabında, Marx Kapital’de işçilerin aşırı sıcak ve havasız koşullarda çalıştırılmasının doğurduğu ağır işçi sağlığı ve can güvenliği sorunlarını vurgulamışlardı. İşçilerin 15 saatten fazla çalıştığı, kadın ve çocuk emeğinin “kölece” kullanıldığı, çalışma ve yaşam alanlarının insani olan her şeyden uzaklaşarak sadece azami kârın hedeflendiği kapitalizmin ilk doğuşundan bugüne kadar devam eden bir “cehennem”. Şimdi de iklim krizi çalışırken düpedüz yanmamıza sebep oluyor.
Sıcakta çalışmak vücut ısısını yükseltir. Aşırı sıvı kaybı dehidrasyona, baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısına yol açar. Nem ve sıcaklık nedeniyle terleme etkin bir şekilde gerçekleşmezse bu kez vücut ısısı tehlikeli seviyelere çıkar, ısı veya sıcak çarpması ciddi şoklara neden olabilir. Aşırı sıcakta çalışanlar daha çabuk yorulur ve enerji düzeyi düşer, halsizlik ve dikkat dağınıklığı artar, bu koşullarda ağır vücut işinin sürdürülmesi, tükenmeye yol açar, kalp ve dolaşım sistemi rahatsızlıklara neden olur, iş cinayetlerini artırır. Sıcak havalarda uzun süre çalışmak, kalp ve dolaşım sistemi rahatsızlıkları olanlar için hayati tehlike oluşturur.
“Sweatshop” (ter atelyesi) sadece bir terim değil. 18. yy’dan bugüne kadar süren bu çalışma biçimleri istisnai ya da üçüncü Dünya ülkelerine özgü değil. Az gelişmiş kapitalizme, az gelişmiş insan haklarına sahip olup olmamakla da ilgili değil. Kapitalizmin despotik emek sömürüsünün en köklü ve vazgeçilmez bir prensibi. Burjuvazi gerçek yüzünü apaçık ortaya koyduğu, özlemini çektiği ve tek isteği olan çalışma biçimi; tüm “denetçi” gözlerden uzak, işçi haklarından, emeğin- emekçinin korunmasından uzak, çocuk ve kadın emeğinin köleleştirilmesiyle oluşan çalışma biçimi.