Fabrika bayram tatilini üç gün daha uzatmıştı. Sabah erkenden kalkmayacaktı. Gece yarısına kadar telefonunda oyun oynadı.
Öğlene doğru kalktı. Bol paça kot pantolonu ile üzerinde değişik figürler olan tişörtünü giydi. Soket çoraplarını ayağına taktı. Çakma deri montunu eline aldı. Kıyafetlerini kazandığı parayla almıştı. Haftanın bir günü okula, dört günü fabrikaya gidiyordu. Koridora çıktı. Ortalık sakindi. Ses etmeden dış kapıya ulaştı.
Topuğu yüksek, görünüşü kaba spor ayakkabılarını ayağına geçirdi. Annesine yakalanmadan evden çıkmayı başarmıştı.
Cebinden telefonunu çıkardı. Snapchat uygulamasına girdi. Merdivenlerde hem yürüdü, hem yazdı. “On dakikaya meydandayım.” Dört benzemez adını verdikleri grupta okuldan arkadaşları vardı.
“Yarım saate gelirim.” “Kahvaltı yapıp kaçacağım.” ” Bugün beni saymayın.”
Cevaplar peş peşe gelmişti. Hepsine uygun emoji bıraktı. Apartmandan çıktı. Kimseye takılmadan sokağın başına vardı. Cadde hiç olmadığı kadar sakindi.
Mahalledeki fırının önünden geçerken mis gibi simit kokusu aldı. Canı çekti. Fırına yöneldi. Kapıda orta yaşlarında daha önce buralarda hiç görmediği kahverengi ceketli, kirli sakallı biri ile karşı karşıya geldi. Atik davranıp ondan önce girdi.
Tezgahın arkasında duran kızı okuldan tanıyordu. “Kolay gelsin Buse” dedi. “Bir simit alabilir miyim? ”
Buse; olur anlamında göz kırptı, simidi sarmaya başladı. Cenk, elini cebine attı. Parası olmadığını hatırladı. Son kalanları da dün harcamıştı. Bayram öncesi haftalığını vermemişlerdi. Kendi kendine söylendi: ” Şimdi sıçtık.”
Rezil olacaktı. Ani manevra yapması gerekiyordu. Aklına gelen ilk cümleyi söyledi.
” Buse bir dakika simidi sarma, yanıma para almayı unutmuşum, kusura bakma.”
Cevap beklemeden boynunu eğdi, arkasını döndü, dış kapıya yönelecekken kapıda karşılaştığı adamın sesini duydu.
” Utanmıyor musun genç, milletin ekmeğiyle oynamaya. ”
Afallamıştı. Duraladı ve göz ucuyla adamı süzdü. Fırında başka kimse yoktu. Kendine söylediğini anlayınca:
” Ne yapmışım ki? dedi. Para almayı unutmuşum.”
Gözlerinden ateş fışkıran kirli sakallı:
“Bırak bu palavraları yavrum. Güya bugün boykot yapıyorsunuz. Hiç alışveriş yapmayacaksınız. Amacınız ülkeyi batırmak. Fırına gir, insanı oyala, almadan geri çık. Aklı sıra dalga geçecek. Bas git. Almayayım ayağımın altına.”
Neye uğradığını şaşırmıştı. Kafasını sağa sola salladı. Cevap vermeden fırından çıktı.
Boykottan da, eylemden de haberi yoktu. Okkalı bir küfür patrona savurdu. “Verdikleri üç kuruş, onu da zamanında yatırmıyorlar” dedi. Sinkaflı bir küfür de kahverengi ceketliye salladı. Meydana doğru yürüdü.
ÖYKÜ: İSMAİL DEMİR
ÇOCUK İŞÇİ HEYKEL TASARIMLARI: LENE KİLDE