İşçi Sınıfı Sanatı

İşçi Sınıfı Sanatı

Komünizmin özgürlük dünyası için…

Haşmet Zeybek ve Dostlar Tiyatrosu İşçi Kolu, Alpagut Olayı… Özgür Narin, 1969 Alpagut Özyönetimi

Alpagut maden işçilerinin 1969’taki fiili grev, işgal ve özyönetim uygulamasının bilinen tek toplu fotoğrafı. Ortadaki Çorum ve Ahalisi Linyit İşçileri Sendikası başkanı Mehmet Kocatüfek’tir. Önce işçilerin işgal ve özyönetimine mesafeli durdu, ancak işçilerin kararlılığı karşısında işçi konseyinde yer aldı. Sonrasında yıllarca hapis yattı, oğlunu madende kaybetti, kalp krizinden yaşamını yitirdi. Maden ocaklarındaki çalışırkenki emek aletleri olan kazmaları birer özsavunma silahı olarak havaya kaldırmış sendikalı işçiler, grev, işgal ve özyönetimin asıl karar vericileri ve uygulayıcılarıydı. Onların bireysel isimleri ne yazık ki tarihe geçmedi, ancak Türkiye işçi sınıfının unutulmaz bir direnişinin ve özyönetim deneyiminin kolektif yaratıcıları olarak sınıf savaşımı tarihindeki yerlerini aldılar.

 

Dönemin ulusal ve yerel gazetelerinin manşetlerinde Alpagut işçilerinin maden tesislerini işgal ve özyönetim uygulamasının “fiili durum” diye verilmiş olması, dikkat çekiyor.

Alpagut Olayı başlıklı belgesel işçi tiyatrosu oyunu, 1969’da Dostlar Tiyatrosu’na katılan Haşmet Zeybek tarafından yazıldı. Zeybek, direnişten sonra Alpagut’a giderek direnişle ilgili tüm belgeleri topladı, işçilerle uzun görüşmeler yaptı, ardından Alpagut direnişini belgesel tiyatro oyununa dönüştürdü. Oyuna Dostlar Tiyatrosu’nun yeni kurulan İşçi Kolu tarafından, kolektif katkılarla son biçimi verildi. Oyunun yönetmeni, aynı zamanda Dostlar Tiyatrosu’nun kurucularından Mehmet Akan, Alpagut Olayı’nı şöyle anlatıyor: “Alpagut Olayı çok enteresan bir çalışmamızdır. Dostlar Tiyatrosu bünyesinde kurslar düzenlemiştik -üç dört sene sürdü, Alpagut Olayı bu kurslara devam eden amatör kadromuz tarafından sahnelendi. Haşmet Zeybek bir oyun teksti getirdi – olayı biz seçmiştik. Aynen Genç Oyuncular’da olduğu gibi elbirlikçi yöntem benimsendi ve oyun toplu yazım temel alınarak sahnelendi. Amatör tiyatromuzun büyük başarı göstermesi üzerine Alpagut Olayı’nı profesyonel tiyatromuza aktardık. Amatör kadromuzun sahnelediği Alpagut Olayı’nı Küçük Sahne’de saat onbir seanslarında sadece işçilere oynuyorduk. Sendikacılar pek bize yardımcı olmuyorlardı, hatta oyunu bedava oynamamız kuşku yaratmıştı, bunun üzerine biz biletlere ikibuçuk lira fiyat koymuştuk. Alpagut Olayı Dostlar Tiyatrosu bünyesinde yapılan amatör bir çalışmanın ürünüdür.” Oyun ilk kez İstanbul’da 1971’de, askeri faşist darbenin ardından ise Anadolu turnesi dahil 1974-75’te 227 kez sahnelendi. Oyun, Almanya’da Türkiyeli işçilerin kurmuş olduğu İşçi Tiyatrosu tarafından 1978’de Münih’te, Türkiyeli tiyatro topluluğu Birikim tarafından Berlin’de 1989’da oynandı. Alpagut Olayı, Türkiye’de tiyatro tarihinin belgesel ve işçi tiyatrosu dallarında en ilginç ve en çok yankı yaratan oyunlarından biri olarak kabul edilir. Fotoğrafta Dostlar Tiyatrosu dergisinin Alpagut direnişine ve Alpagut Olayı oyununa dair kapağı ve iç sayfaları görülüyor. Kapak deseni Orhan Taylan tarafından yapılmış.

 

Dostlar Tiyatrosunun Alpagut Olayı oyunundan bir sahne (1974). Oyuncular; Latif Özalp, Levent Yılmaz, Dursun Ali Sarıoğlu, Sadi Akan, Yavuzer Çetinkaya, Macit Koper, Ulvi Alacakaptan, ortada Şevket Altuğ. Oyunun kadın oyuncuları ise Jale Altuğ ve Gülümser Gülhan’dı. Yönetmenliği Mehmet Akan yapmıştı. Oyundaki maden işçilerinin “canımız madene inmek istemiyor” sözü, oyunu izleyenlerden izlemeyenlere kadar işçiler arasında uzun süre kült olmuştu.

Haşmet Zeybek’in Dostlar Tiyatrosu işçi kolunun kolektif katkılarıyla birlikte kaleme aldığı Alpagut Olayı metni ilk kez 1977’de Kor Yayınları, 1992 yılında ise Koral Yayınları tarafından yayınlandı. Oyunun tabii ki öncelikle Alpagut işçilerinin, sonra da Dostlar Tiyatrosu amatör işçi kolununun kolektif katkılarıyla yazılmış olmasına rağmen yalnızca Haşmet Zeybek’in ismiyle yayınlanması, tartışmalara neden olmuştu.  Haşmet Zeybek, 1974’te Muhsin Ertuğrul yönetimindeki İstanbul Şehir Tiyatrosu’na geçerek, burada sahnelenen Grev ya da Referandum (1975) ve Kurşun İşçileri (1978) başlıklı işçi oyunlarını yazdı. 12 Eylül askeri-faşist darbesiyle 34 tiyatrocuyla birlikte Şehir Tiyatrosundan atılınca, Yeşilçam sinemasında senaristlik yaptı. Halkalı Köle ve Çark gibi 12 Eylül sonrası ilk  işçi/emek filmlerinin senaryolarını yazdı.

 

Alpagut- 1969/2024

 

Çorum Dodurga ilçesine bağlı Alpagut linyit madeni işçileri, 9 Mayıs 2024’te direnişe geçtiler. Dev Maden-Sen’de örgütlenen işçiler, 2002’de özelleştirilmiş olan madenin sahibi ODAŞ Yel Enerji A.Ş şirketi tarafından sendika kırma amacıyla, işten atma yolu olarak ücretsiz izne çıkarılınca ve patronun madeni kapatma tehdidi karşısında, direnişe geçtiler. Direniş istemlerine bir karşılık alamayınca, maden ocağına girip direnişlerini yerin 140 metre altında sürdüren işçiler, 24 Mayıs’ta direnişlerini kısmi kazanımla sonuçlandırdılar. Şirket işçilerin tazminatlarını ve diğer hakedişlerini ödeyerek de olsa madeni kapattı. Bu işçi sınıfı tarihinde unutulmaz bir yeri olan Alpagut madenlerinin şimdilik sonu gibi görünse de, bu tarih işçi sınıfının kolektif belleği ve özlemlerinde yaşamaya devam edecek.

Alpagut Maden İşçileri Direnişi, Mayıs 2024

 

Alpagut işçilerinin Mayıs 2024 yeraltı direnişi, kaçınılmaz olarak işçi sınıfı tarihinde önemli bir iz bırakmış olan, 3 kuşak önceki Alpagut maden işçilerinin 1969 direnişini kolektif işçi belleğinde yeniden canlandırdı.

Alpagut işçilerinin 1969’taki fiili grev, işgal ve özyönetim deneyimini Özgür Narin’in kaleminden (yazarının onayıyla) yayınlıyoruz:

 

1969 ALPAGUT İŞÇİ ÖZYÖNETİMİ

1 969 yılında Çorum’a bağlı Alpagut Linyit İşletmeleri’nde çalışan 786 işçi bir forum düzenler. Haklarını aramak için aylardır yaptıkları eylemlere ve greve yanıt alamayınca, forumda alınan karar doğrultusunda 13 Haziran 1969’da kötü işletilen işletmenin yönetimini ele geçirirler. Alpagut Linyit İşletmeleri, Çimento Sanayii’ne ve bölgeye linyit kömürü üreten, Özel İdare’ye bağlı maden işletmesidir. İşletmede kimi zaman siyasal torpil ve şişirmeyle 900’ü aşan işçi çalışmakta; 1969’da ise bu sayı 786 işçi ve buna eklenen memur ile yöneticilerden oluşmaktadır. İşgale kadar, işçilerin iki aydan fazla süredir ücretleri ödenmemiştir. Ocaklarda iş güvenliğini sağlayan tek bir mühendis vardır; o da rapor vb. nedenlerle aylardır işyerine uğramamıştır. Maaş aldığı halde ocağa gelmeyen personel vardır, bunlar siyasal kadrolaşmaya göre yüksek maaşlarla işe alınmıştır. Siyasal rüşvetlerle yönetici konumuna getirilen insanlar, madene bile uğramadan para almakta, özel idare ücretleri ödemezken, siyasal kayırmacılıkla kimi özel işletmelere ya da yine devlet işletmelerine veresiye kömür vermektedirler.

İşçiler, Çorum ve Havalisi Birleşik Maden İşçileri Sendikası’nın örgütlediği eylemler ve grevler yaparlar. Sonuç alamayınca sendikalı işçilerin de öncülük etmesiyle işletmeyi işgal ederek, kendileri üretim yapmaya başlarlar. Ücret alacaklarının verilmesi, torpil ve yolsuzluğun sona erdirilmesi, iş güvenliğinin sağlanması, ocakların daha iyi yönetim için Türkiye Kömür İşletmeleri’ne devredilmesi gibi talepler, işçilerin ilk talepleridir. Sendika başkanı ve genel olarak sendika özyönetime mesafeli dursa da, Alpagut şubesindeki sendikalı işçiler, işgal ve özyönetimde başı çekerler. İlk yapılan, vardiyası biten işçilerin yönetim bürosunda ve kömür depolarında denetimi sağlayarak nöbet tutması, vardiyası gelenlerin ise ocaklara inerek üretimi sürdürmeleridir.

Özyönetimin temel organları, tüm işçilerin oluşturduğu genel işçi kurulu ile onların seçtiği işçi konseyidir. İşgale ve üretime katılan tüm işçiler, üretimi yönetmek, satışı düzenlemek ve kontrol etmek gibi yürütme işlerini üstlenen bir İşçi Konseyi seçerler. İşçi Konseyi, tüm işçileri temsil etmektedir, ona karşı sorumludur ve haftalık raporlar verir. Bu raporlar, satış miktarı ve satışlardan elde edilen gelirlerin olduğu kadar üretimin devam etmesi için gerekli harcamaların da açık bir dökümünü yapar. Gerektiğinde gazetelere bu dökümler verilerek, patronların kara çalmalarına yanıt verilir. Muhasebecilerden bir kısmı işgale katılmasa da, katılanlar gelir ve gider hesaplarını yaparlar; işçi konseyinin satış kurulu bu hesabı denetler. Bu işçi kuruluna, işçi konseyinin mali sekreteri başkanlık yapmaktadır.

İşçi Konseyi, üretilen kömürün satışını daha önceki yönetimin aksine peşin yapma kararı alır ve bunu sıkı biçimde uygular. Peşin satışlardan elde edilen gelir artar. Bu gelirden, üretimin sürmesi için gerekli harcamalar (maden direği, akaryakıt gibi) çıkarıldıktan sonra kalan para, işçiler arasında dağıtılır. Üretimden elde edilen net gelirin, nasıl bölüşüleceği de tüm işçiler arasında tartışılır. Genel karar, alacakların öncelikle ödenmesi üzerinedir. İşgalin 27. gününde ücretler düzenli ödendiği gibi işçilerin nisan ayı alacakları da kapanmıştır. Henüz işgalin ikinci gününde yapılan genel işçi kurulu toplantısıyla, işletmeye uğramayan müdürün, muhasebe müdürünün ve işçilerin ikna çabalarına rağmen rapor almaya devam eden mühendisin işine son verilir. Çorum Valisi’nin temsilcilerle makamında görüşme talebine, görüşmenin tüm işçilerin gözü önünde, işletmede yapılması gerektiğine karar verilerek red yanıtı verilir.

İşçi Konseyi, çalışmayı ve üretimi düzenler. Üretim artar; üretim kapasitesi de artar. İş güvenliği sağlanır, ODTÜ’den gelen duyarlı mühendisler denetimlerde bulunurlar. İşçiler, artık muhasebeyi şeffaf yapmakta, kontrol etmektedirler; üretilenden elde edilen gelirin bilgisine sahiptirler. Bu gelir arttıkça, ücretlerini ve eski yönetimden kalan borçlarını hızla karşılamaktadırlar. Bu yüzden İşçi Konseyi’nden bir işçinin dediği gibi “işçiler işlerine dört elle sarılırlar”. “Artık işçi ocağı kendi malı gibi değerlendiriyor, bu emeği de para olarak değerlendirildiğinden durumundan memnun”dur. İşçi yönetiminde üretim henüz iki hafta içinde yaklaşık %50 artmıştır. Üretimden gelen gelirle alacakların ve ücretlerin düzenli ödenmeye başlanması işçilerde büyük bir özgüven  gelişmesine yol açmıştır. Civar köylerde oturan aileleri ve yakınlarının özyönetime desteği giderek artmıştır.

İşçi yönetiminin kökleşmesi, bu yönetimi sona erdirme çabalarını da artırır. Daha önce işçilerin beceremeyeceğini düşünerek atıl kalan yetkililer, harekete geçerler. İl Genel Meclisi toplanır. Vali, İçişleri Bakanlığı’na giderek Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün madeni devralması için incelemelerde bulunmasını talep eder. İşgalin ilk günlerinde eski yönetim yanlısı kimi işçiler, üretimi sabote eder; kartvizitle işe alınmış bazı işçiler, işe uğramazlar; uğrayanlar ise ortak belirlenen çalışma düzenine uymazlar. 40’a yakın böylesi eski işçi, tüm işçilerin kararıyla işten çıkarılır. İşçilerin kurduğu işçi satış kurulu, işçilerin inisiyatiini işyerinden satış alanlarına genişletir. İşçi özyönetimi eski yönetimin uygulamalarını ortadan kaldırır.

Alpagut’ta üretilen kömür, daha önce patronlar tarafından devlet işletmelerinden özel işletmelere doğru torpil ve yandaşlıkla dağıtılır; sıra köy halkına hatta köy okullarına hiç gelmez. Oysa İşçi Yönetimi ile birlikte köy okullarına öncelik verilmesi, köy halkına danışılması, özyönetimin toplumsal meşruiyetini de hızla yayar. Yolsuzluğun, karaborsanın ve fahiş fiyatın kaldırılması da halk içinde meşruiyeti büyütür. Satışlar sırasında yolsuzlukların önü alındığı gibi, kömürün köylere dağıtılması sırasında fahiş fiyatın da önüne geçilir; bu şekilde karaborsacılık engellenmiş olur. Zaten babası, kardeşi, eşi madende çalışan köylüler tüm gözünü madene dikmişken, işçi özyönetiminin bu olumlu sonuçları herkesi etkiler. Kararların oluşumuna katılmak özyönetime verilen desteği de güçlendirir.

Ta ki, 16 Temmuz 1969 akşamı, Ankara’dan getirilen Jandarma Birliği ocakları ve kuvvet santralini ele geçirip, işçi yönetimini sona erdirene dek. Devletin müdahalesi ile birlikte sendikalı olan ve başı çeken işçiler işten atılır. Ama Alpagut işçilerinin, ücretler ve işten çıkarılanlar için eylemi devam eder. 34 günlük özyönetim, işçi tarihine önemli bir deneyim bırakır. Alpagut işçilerinin deneyiminin etkisi hızla yayılır. 

Özgür Narin, Türkiye İşçi Sınıfı Tarihinde İşçi Özyönetim Deneyimleri ve Kriz Dönemlerinde Özyönetim Olanakları yazısından Alpagut deneyimi bölümü. DiSK-AR Dergisi, 3. sayı, İlkbahar-Yaz, 2014.

 

Ayrıca bkz.

Özgür Narin, Alpagut Olayı. https://sendika.org/2011/12/1969-alpagut-olayi-ozgur-narin-60937

Özgür Azak, Türkiye’de 1960 Sonrası Politik Tiyatronun Gelişimi. http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/58143.pdf

 

 

 

 

 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *