Gustave Dore’un “Londra: Bir Haç Ziyareti” kitabındaki 180 baskı resminin en ünlülerinden biri: “Londra’nın Üstünden- Demiryolunun Yanından”.
Limanlar ve Liman İşçileri
Limanda bir Depo ve Fıçıları Taşıyan İşçiler
Depo İşçileri ve Hamallar
İşsiz ve yoksullar bir tas çorba ve bir yer yatağı veren sığınma evinin kapısında başvuru kuyruğunda
Bira Fabrikası İşçileri
Yük Mavnaları ve Yüklerin Üzerinde Yorgunluktan Mahvolmuş Biçimde Dinlenmeye Çalışan İşçiler
Yoksullarla Dolu bir İstasyon Caddesinden Polis Koruması Eşliğinde Geçebilen Bir Zengin Patronun Mal Arabaları
Yoksul Göçmen İşçi Mahallesinde Sokağa Taşmış Sefalet, İşsizlik, Sağlıksızlık, Güvencesizlik, Bekleyiş…
Bu da Pazar gününün süprizi olsun. Gustave Dore’un Londra’nın kırsal kesimindeki, eşekleri ve eşek üzerinde gezintileriyle ünlü, kent sakinlerinin yaz mevsimlerinde Pazar günleri gezinti ve piknik akınına uğrayan, Hampstead Heath piknik alanına dair resmi. Resim Dove’un, Londra: A Pilgrimage kitabına yaptığı 180 çelik ve tahta baskı ilustrasyon arasında bulunuyor. Resimdekiler Marx ve Engels aileleri değil. Ama Marx’ın Kapital çalışmalarının en yoğunlaştığı, buna 1. Enternasyonal çalışmalarının da eklendiği 1860’ların ortalarında, yaz mevsimlerinde Pazar günleri, ailesiyle birlikte, Londra Kentrich’deki evlerinden Hampstead Heath kırsal piknik alanına gittiği, eşeklerle dolaşırken ailecek muazzam gırgır şamata yaparak çok eğlendikleri, Marx ailesinin Hampstead Heath pikniklerine bazan Engels’in de katıldığını, en azından Wilhelm Liebknecht’in anılarından biliyoruz. Nitekim, Marx ailesinin Engels ile birlikte çekilmiş nadir ama en ünlü toplu fotoğrafı, Hampstead Heath’deki bir piknikleri sırasında çekilmiştir:
Jenny Marx, Laura (19) ve Eleanor (10), Karl Marx ve Fredrich Engels. Hampstead Heath piknik alanı, 1864. Marx ailesi Londra’ya ilk geldikleri 1849’da Chelsea’de yoksul bir eve yerleştiler, ama 6 sterlinlik kirayı ödeyemedikleri için polis zoruyla evden atıldılar. Oradan yoksul Alman göçmenlerin olduğu 2 odalık bir eve geçtiler, burada da 5 sterlinlik kirayı ödeyemedikleri için evden atıldılar. 1850-55 döneminde Londra’nın en yoksul işçi mahallelerinden olan Soho’daki daha yoksul bir eve taşındılar. Bu binada kalan diğer işçi aileleri gibi, Marx’ların odalarında da tek bir sağlam koltuk ve sandalye yoktu. Yoksulluk ve hastalıklardan 3 çocuklarını bu evde kaybettiler. 1855’te Engels’in yardımıyla Kentish’de yine mütavazi ama bir nebze daha iyi bir eve taşındılar. 1864’de Jenny’nin eline geçen bir miktar miras sayesinde, Kentish’de biraz daha iyi bir taşındılar, Bu en iyi dönemleri sayılırdı, Yaz Pazarları Hampster’daki piknik gezileri biraz da bu sayedeydi. 1875’te yine aynı yerde, ama yine daha küçük ve daha kötü bir eve taşınmak zorunda kaldılar. 1881’de Jenny, 1883’te Karl bu evde yaşamlarını yitirdiler. Bu arada Marx’ın Londra’da büyük kütüphane ve Hampster piknik alanı dışında bir yere gitmediği sanılmasın. Marx, Londra’ya geldiğinden itibaren Gustave Dove’un resmettiği yoksul işçilerin çalışma ve yaşam mekanlarının bir çoğunun yakından tanığıydı. Yine tanıdığı ve güvendiği İngiliz ve göçmen Alman işçiler, Komün’den sonra Fransa’dan ve başka ülkelerden işçiler de onun evine onu dinlemeye gelirlerdi.
Mikhail Dzanashvili, “Gün doğumundan önce”, 1968. (Marx ve Engels, Londra’da yoksul işçi, işsiz ve evsizlerin arasında öfkeyle yürüyorlar. Marx ve Engels’in çok sayıda mektubu, biyografisi, anılarının incelenmesi üzerinden yapılan resimde hiçbir abartı ve gerçek-dışılık yoktur.)
Gustave Doré (Fransa, 1832-1883)
Ressam, ilustratör ve tahta ve çelik oyma baskı resim sanatçısı. Rabelais, Balsac, Milton, Dante kitaplarına yaptığı resim ve ilustrasyonlarla ün kazandı. Özellikle Cervantes’in Don Kişot romanının Fransızca baskısına yaptığı Sanço Panza tasvirleri Avrupa çapında yankı yarattı ve kendisinden sonraki sayısız Don Kişot ve Sancho Panza tiyatro, film sahne ve karakter tasarımlarını, resim ve ilustrasyonlarını da etkiledi. 1866’da davet edildiği İngiltere’de resimlediği İncil ve bir dizi başka kitap ününü daha da büyüttü. 1867’de Londra’da seçme yapıtlarından oluşan bir sergi açtı. Bu sergiden ve yapıtlardan çok etkilenen gazeteci-yazar William Balanchard Jerrold, Dore’ye, Londra’da yoksulların durumana dair hazırlayacağı kitabı onunla birlikte gezerek resimlemesini önerisini götürdü. Jerrold ve Dore’un tam 3 yıllık çalışmasının ürünü olan “Londra: Bir Haç Ziyareti” (burada “Haç ziyareti”, Londra’nın o dönem hem dünya kapitalizminin hem de yoksulluğun başkenti olması anlamında bir metafordur) başlıklı kitap, Dore’un tam 180 gravürünü içeriyordu. Jerrold’un gazetecilik gözlemleriyle yazdıkları Engels’in İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu’ndan da Mark Twain’in edebi Londra işçi ve yoksulları anlatımlarının da çok gerisindeydi. Ancak Dore’un gravürleri ise tam bir başyapıttı. Jerrold’un yalnızca romantize edilmiş, oldukça popülist yoksulluk betimlemeleri ile sınırlı kaldığı yerde, Dore’un baskı resimleri, yalnızca yoksulluğa değil, limanlardaki, depolardaki, fabrikalardaki aşırı çalışma ve sömürüye, işlikler, yoksul sokaklar ve mahallelerdeki yamru yumru ve cılız işçi, işsiz bedenlerin aşırı kalabalığına, adeta bir kapitalizm cehennemine işaret ediyordu. Parlamentoda tam da yine korkunç yoksulluk yasalarının tartışıldığı ve krizin etkisiyle işçilerin ve yoksulların canının burnunda olduğu bir dönemde, Jerold’un vasat gazetecilik gözlemleri değil ama, Dore’un baskı resimleri öylesine bir yankı yarattı ki, burjuvaziyi korkuttu. İngiltere burjuvazisi Dore’un bu sert ama son derece gerçek Londra tablosuna karşı bir çok gazetesi üzerinden bir saldırı kampanyası başlattı. Gazetelerden kimisi “Londra’nın dünyanın zenginlik ve kültür sanat merkeziyken Dore’un kasıtlı ve provakatif olarak sadece yoksulluğa odaklandığını” yazıyor, kimisi “bu gravürlerin hayal ürünü olduğunu Londra’da böyle bir yoksulluk ve mutsuzluk olmadığını” söylüyor, kimisi “Dore bize güzelliklerimizi değil en bayağı, en aşağılık dış özellikleri içeren kışkırtıcı çizimler sunuyor” diye yazıyordu. Ama İngiliz burjuvazisi, İngiliz işçilerin ve muhalif aydınlarının Dore’un gravürlerini sahiplenmesi karşısında başarısız oldu, ve her yerde karşısına çıkmaya başlayan bu gravürleri sineye çekmek zorunda kaldı. Kitabın o zamana göre görülmemiş satış rakamları, gündemleşmesi, işçiler ve aydınlar arasında her yerde tartışılması, bir çok muhalif gazete ve derginin bu gravürleri tekrar tekrar yayınlamasından sonra, Dore bir çok yayıncıdan daha benzer çalışmalar yapması için teklifler aldı…